18 Ara 2009

Dokumalarımız-2

ULUSLARARASI 6. TÜRK KÜLTÜRÜ KONGRESİ
İran ve Anadolu’da Cicim Dokumalarının Ortak Özellikleri
KATAYOUN SARNESAR
Giriş
Eskiden beri Türk boyları hayvancılığın yanı sıra dokumacılığa büyük önem vermişlerdir. Bu El dokumaları kullanım amaçları ile kalmayıp, kültürel ve manevi değerleri yansıtan bir tablo niteliğinde olmuştur. Cicim de bu önemli el dokumalarının içinde yer almaktadır. Cicim sözcük olarak; hem bir çeşit dokuma tekniğin hem de bu teknikle dokunmuş eşyaları ifade eder. Cicim havsız bir dokuma türüdür. Kullanılacağı yere göre çeşitli enlerde dokunup yan yana dikilip değişik boyutlarda örtüler, yaygılar oluşturabileceği gibi duruma göre istenilen ölçüde tek parça olarak da dokunabilir. Bu tür dokumalar genelde örtü, heybe, çuval, çadır kuşağı ve yaygı olarak kullanılır. Kullandığı bölgelerde atkı yüzlü veya çözgü yüzlü olarak dokunduğu görülmektedir. İran ve Doğu Anadolu’da cicim genelde yer tezgâhında ve Diğer bölgelerde Dikey tezgâhlarda dokunmaktadır. Araştırma alanları olarak seçtiğimiz İran ve Anadolu’nun dışında Kafkasya, Özbekistan, Kırgızistan ve Doğu Türkistan’a kadar uzanan bir geniş yelpazede bu dokumacılığın yaygın olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Cicim coğrafi bölgelere göre ; cicim, cecim, cacım olarak söylenen Türkçe bir kelimedir çünkü şu ana kadar Anadolu’da, Kafkas, Türkmenistan’da bu kelime kullanılmakta ayrıca Farsça metinlerde jajim veya jajem16.yy dan önce kayıt edilmemiştir ve bazı kaynaklarda Farsça sözcük olarak gösterilmesine rağmen (Büyük Larousse, Medyam Larousse) bir çok Farsça kaynaklarda Türkçe bir sözcük olduğu vurgulanmaktadır. İran’ın Azerbaycan bölgesinde “ Cecim” Fars bölgelerinde “Cacim”(jajim) ve Doğu Anadolu da “Cacim” ve “Cecim”, Orta Anadolu da “Cecim” ve Batı Anadolu da “Cicim”olarak söylenmektedir. Araştırdığımız kaynaklarda 14.yy dan öncesine ait bir belgeye rastlanmamıştır. 14.yy la ait Kelile ve Dimine kitabında yer alan bir minyatürdeki kadının üzerinde örttüğü cicim olduğu anlaşılmaktadır. Cicimin deseni “V” şeklinde bir motiften oluşmaktadır. Minyatür Tebriz mektebine aittir (Resim-1). Sadi’nin Gülistan’ında yer alan minyatürde döşemenin cicimle kaplı olduğu görmekteyiz, bu minyatür Herat mektebine aittir (Resim-2).
- DEHKODA Aliakber, Encyclopedic Dictionery, Tahran Uni Pub, Tahran, 1993 - SABAHİ Tahir, Shahsavan Jajim, Cato textbile- Art pub, Turin(Italy), 1998, s.42 - SABAHİ Tahir, a.g.e, s.47
Kullanma Alanları
Yörüklerin, yâda geniş anlamda göçebe topluluklarının gelirleri, büyük oranda hayvancılığa dayandığından, sürülerini otlatabilmek için, çayırların verimli olduğu yerlere mevsimsel göçler yaparlar. Bu yaşam sonucu ellerinde bulunan en bol koyunyünü ve keçi kılı olduğundan ve yaşam biçimleri de sabit ve yerleşik biçimde olmadığından; hafif, taşınabilir, yünden yapılmış eşyalar üretilir. Alacık denilen yarım silindir şeklindeki çadırlar onların evleridir; bu evlerin çatıları keçe ile ve iç kısmı ise cicim ile örtülmektedir. Rengârenk çuvallarda, çamaşırlarını, elbiselerini saklarlar. Mutfak araç ve gereçleri, bıçak, kaşık ve oklavaları bile ufak dokuma torbaları içinde korunur. Böylece bir konut için gerekli olan yaşam gereçlerini çoğu kadınlar tarafından üretilmiş olur. İran ve Anadolu’da da köylerde iktisadi bakımından gelirin %70 temin eden sanatlardan birisi el dokumalarıdır. Cicim dokumaları köylü ve hatta aşiret sanatıdır. Bu topluklarda cicimin kullanım şekli ana başlıklar halinde aşağıda verilecektir. Ayrıca bu kullanım şekilleri ve amacı her iki araştırma bölgesinde hemen-hemen aynıdır.
Yine Nizami'nin Hamse'sinde Şiraz mektebinde yapılan Şehzade Behrami ait üstünde tasvir eden minyatür atınüzerinde sarı, kırmızı renkte "Z" motifi cicim olduğu görülür, bu minyatür (1507-1508) tarihleri arasında Şiraz mektebinde yapılmıştır (Resim-3).
-SABAHi Tahir, a.g.e, s.39
Yaygı
Araştırdığımız bölgelerde genelde köylerde veya göçebe topluluklarında cicim yaygı olarak kullanılmaktadır. İran ve Anadolu’da Baraj Gölü bölgesinde yaygı olarak kullanılan desensiz boyuna çizgili cicimlere palaz adı verilmektedir.
Araştırmanın coğrafi bölgeleri, İran (Azerbaycan bölgesi, Fars eyaleti )ve Türkiye( Anadolu) olarak ele alınmıştır. Azerbaycan bölgesinde Şahsevenler, fars eyaletinde ise kaşkaylar Türkleri göçebelik hayat tarzını sürdürerek dokumacılık geleneğini devam ettirmektedirler. Anadolu’da ise yerleşmiş Türkmen topluluklarında ve kısmen de yürükler (Toros dağlarında) bu geleneği görmekteyiz. Cicim günümüzde birçok bölgede önemini yitirmesine rağmen bazı şehir vekasabalarda süs eşya, Hediyelik ve turizm amacına yönelik üretilmektedir.
Örtüler Moğan, Miyane, Bicar, Kazvin, Save Şahsevenler’inde cicim Battaniye, At örtüsü, bohça, tandır örtüsü, perde,…olarak Kullanılmaktadır.İran’ın güneyinde (kaşkaylar’da) genelde bu dokuma örtü, yatak örtüsü ve Anadolu’da ise namazlık, örtü …Şeklinde kullanılmaktadır (Resim-4).
Yastıklar
Cicim yastıkları genelde dikdörtgen şeklinde ve desenleme yaslanılacak kısma işlenir. Arkası ise, desensiz renkli düz çubuklar dokunur. Bu dokuma yastıklar en çok Anadolu’da kullanılmış ve kullanılmaktadır. Günümüzde İran, Azerbaycan bölgesinde cicim mobilya döşemeciliğinde, koltuk kanepe çanta kaplanan yüzler, özel olarak bu işler için dokutulmuş cicim’den yapılmaktadır (Resim-5) .
Taşımada
1-Çuvallar: başlıca iki kısma ayrılır, birincisi hububata ait ikincisi de giyim ve diğer eşyalar içindir; kullanıma göre desenli veya desensiz olur . 2-Heybeler omuz, eyer ve ekinde kullanılır ve herkes tarafında bilinmektedir. Kaşkaylar’da genelde süs olarak veya özel günlerde kullanmak için küçük heybeler dokunmaktadır. Aksine şahsevenlar’de heybeler sadece taşıma amacı ile kullanılmaktadır. Ayrıca Anadolu ve İran’da aynı adı taşımaktadırlar. Günümüzde büyük şehirlerde ve kasabalarda cicimler sus ve çanta amacı ile şehir insanları tarafından kullanılmaktadır .
Kolanlar
Cicim tekniği ile dokunmuş kolanlar, çok çeşitli boy ve desene sahiptirler. Genelde çuval kenarlarında, topak evlerde ağaç iskeleti bağlamak için , göç esnasında çocuk taşıma, eşya taşıma işlerinde ve hayvanların koşum takımlarında her iki ülkede kullanılmaktadır (Resim- 6).
Özel günlerde kullanılanlar
Cicim türü dokumalar, yaklaşık 30 sene öncesine kadar şahsevenler’de damat kıyafet dikiminde kullanılırdı. İnce dokunmuş ipekli cicimler, düğünlerde gelin çeyiz yükünün, damat evine taşıması sırasında çeyiz üzerine süs amaçlı olarak halen örtülmektedir. Bu tür örtüde, ipek yerine yün kullanılarak Orta Anadolu’da (Afyon-Emirdağı) Türkmenlerinde evli çiftlerin ilk gece örtüsü ve sonrada cenaze sargısı olarak kullanılmak üzere çeyizlere özel dokunur.
Cicim Dokuma Teknikleri
Cicim dokuma tekniği iki ayrı başlık altında,1- çözgü yüzlü desenliler 2-atkı takviyeli desenliler olarak ayrılmaktadır.
1- Çözgü yüzlü Desenliler
a-Boyuna çizgililer: Çözgü yüzlü dokumalarda atkı iplikleri çözgü ipliklerinin arasında kaldığında yüzeydeki renklendirme çözgü ipliklerindendir. Motifler ve zemin, çözgü iplerinde meydana gelir. Desenlendirme, Çözgü iplerinin motife göre el ile seçilip ayrılması sistemi ile dokunur. Bu dokumalardan sofra altı, yüklük örtüsü, perde…yapılır. Istar denilen tezgahlarda veya yer tezgahında dokunur. Ensiz olarak yapılan dokumalar birbirine dikilerek istenilen genişlik verilir (Resim-5). İran Azerbaycan bölgesinde ve Doğu Anadolu’da sık rastlanan bir tekniktir.
b-Çözgü yüzdürmeli Desenliler: Bu cicim türünde motifler, dokumanın ön tarafında oluşturulur. Desene göre kullanılacak, üstte kalması gereken çözgüler doku yüzeyinde tutulur. Doku yüzeyinde kalan bu çözgüler, zemine göre hafif bir kabarıklık oluşturur, yüzer gibi bir görüntü verir. Dikkat isteyen oyalayıcı bir tekniktir. Çözgü iplikleri renkli ipliklerinden hazırlanır ve çözgülerin renkleri, dokumanın zemin ve motif renklerine göre ayarlanır. Ayrıca desen yapılan şeritlerde isteye göre iki veya üç renk çözgü ipliği kullanılır. Anadolu’da ve Kaşkaylarda ortak bir dokuma tekniğidir.
c-Çözgü Takviyeli Desenliler: Bu tür dokumanın ön yüzündeki desenli kısımlarda desene göre seçilmiş çözgüler dokuya girer. Diğerleri tamamen doku dışı arka yüzde bırakılır. Desene girmeyen çözgüler yüzmüş durumdadır. Bu teknikte çözgü hazırlanırken, desen yapılacak şeritte desenin oluşması için, çözgüye ilave olarak, çözgü çekilirken her çözgü çifti arasına başka renkte, çözgü çifti ilave edilir. Örneğin desensiz bölgede çözgü sıklığı 20/cm. ise, desenli kısımda çözgü sıklığı 40/cm. olmalıdır. Dokuması, çözgü yüzdürmeli desenleme tekniğine göre zordur ve oyalarcıdır.
2-Atkı Takviyeli Desenliler: Bu gruptaki cicimlerde zemin dokusu atkı yüzlü veya bez ayağıdır. Desen oluşturmak için, üçüncü eleman olarak takviye atkılar kullanırlar.Desene göre gerekli renkli atkı iplikleri seçilir ve desen yapacak şekilde, iki, üç, dört, beş çözgü üzerinde atlatılır. Desen yerleştirme işleminden sonra, zemin atkıları atılır. Bu da üç alt guruba ayrılmaktadır.
a-Enine çizgiler: Bu dokumada atkılar ayrı-ayrı renklerde seçilip çözgülerin arasından geçerek zemin üzerinde enine renkli bantları gösterir. Istar tezgahında dokunur.
b-Atkı yüzlü Zemin Üzerine Desenliler: Tekstil örgülerinde atkıların çözgüleri kapattığı durumlarda ortaya çıkan dokumalarda “atkı yüzlü” dokumalar denilmektedir.İzmir-Helvacı Yörüklerinin dokuduğu cicim seccadeler bu tekniğe en iyi örnek olarak gösterilebilir. Daha çok heybe, çuval, torba gibi kalın olması gereken türler bu şekilde dokunmaktadır
c- Bezayağı Zemin Üzerine Atkı Takviyeli Desenliler: Bu tür cicim dokumalarında aynı kalınlıkta ve aynı renkte olan atkı ve çözgü eşit aralıkla kesişerek düz(bezayağı)dokuma meydana getirir. İplik kalınlıkları kullanılacak eşyanın kullanılma amacına göre değişir. Bu tür cicimler ekose desenli veya renkte dokunur. Ekose desenlilerde çözgü, desen rengine göre, renkli şeritler halinde hazırlanır, yine atkılar da renkli şeritler halinde atılır. İnce, hafif yaygılar, ocak perdesi, kapı, divan, …gibi bu teknikle dokunurlar. İstanbul ve Anadolu piyasasında geniş zeminli, seyrek desenli cicimlerden görünüş olarak çok farklı olmasına rağmen, aynı teknikle dokunmuş bu cicim dokumaları zili olarak adlandırılır.
-Sözlü görüşme; Prof. Dr. Şerife ATLIHAN, Marmara Üni, güzel Sanatlar Fak, G.T.E.S, Öğretim Üyesi. -GÖRGÜNAY Neriman, Anadolu’da Cecim Çeşitleri-III Milletlerarası Folklor Kongresi Bildiriler, Ankara,1987, s.145-146, (C.V) - Sözlü görüşme; Prof. Dr. Şerife ATLIHAN, Basılmamış notlar, 2000

Desen ve Motifler Gerek İran gerekse Anadolu’nun kendine ait motifleri olmasının yanında, her iki bölgede ortak olan motifler gözükmektedir. Bu neden ile dokunmuş cicimlerde birbirinin aynısı veya benzeridir. Her iki bölgede benzer motiflerin yoğunluğu yörelere göre değişmektedir. Hatta bazı motiflerin İran’da belirli dokuma eşyalarda yoğun bulunmasının yanında, aynı motiflerin Anadolu’da bir başka dokuma eşyada daha yoğun olarak yer aldığı görülmektedir. Bu ortak motiflerin görülmesi çeşitli faktörler bağlıdır. Bunların, en başta her iki bölge halklarının ortak bir geçmişe sahip olması, göçler, yaşadıkları yerler (yaylak, kışlak ve köyler) , hayat tarzları, yaşam biçimlerindeki değişim v.s. olguların ortak veya birbirlerine çok yakın olmasından kaynaklanmaktadır. Değişik yörelerde yaşayan, fakat aynı boy yada oymağa ait insanların dokumuş olduğu cicimler, malzeme ve boyalarının değişik olmasına rağmen, bir iki motif eksikliği veya fazlalığı dışında kompozisyonların çok az değiştiği görülmektedir. Yörükler bir yerden başka yere göç ettikleri zaman, boy ve oymak bağları koptuktan sonra, doğal olarak yerleştikleri yöre ve haklı ile uyum sağlayarak kendi geleneklerine devam ederler: bu da kültürel açıdan etkileşim oluşturmaktadırlar. Bazen ufak obalar halinde bir tek yaylakta pek çok değişik boy ve oymak bir araya geldiklerinde birbirlerinden motifler, desenler alarak kendilerine göre yorumlayarak bunları uzun süre dokumaya devam ederek, gelenekselleştirmektedirler. O yüzden son devirlere ait örneklerle yorum yapılması zordur. Ayrıca dokuyucu kadınlar zaman içinde oluşmakta olan desenleri dokuyarak, sürekli yaratıcılığın, bir parçasıdır. Motiflerin anlamını bilmek için Yüzlerce belirli bir deseni dokuyan pek çok değişik dokuyucu ile görüşülebilmesi gerekmektedir. Bu neden ile motiflerin anlamları ile ilgili olası bir sonuçu ortaya koymak için Türklerin anayurdu Orta Asya ve göç yolları üstündeki ülkeleri ve Anadolu topraklarındaki sosyokültürel şekillenmeni göz önünde bulundurmamız söz konusudur. Her iki bölgede ortak olan motifler resim olarak ayrıntılı bir şekilde gösterilmiştir (Resim 7-8).
Sonuç:
Hem geniş kaynak taraması, hem de İran (Azerbaycan bölgesi - Fars eyaleti ) ve Anadolu’da çeşitli bölgelerinde yaptığımız araştırmalar sonucunda cicim dokumacılığının tarihi, yöresel teknik özellikleri, dokumacılık geleneği vs. hakkında bir çalışma ortaya çıkmıştır. Sonuçta, belge olarak ilk örnekleri Orta Çağa ait olan cicim dokuma sanatı varlığını günümüze kadar sürdürülmüştür. Yaptığımız araştırmalar, cicimin genellikle Yörükler, kısmen de yerleşik hayata geçmiş eski göçebeler arasında dokunmakta olduğu tespit edilmiştir. Ele aldığımız yöre halklarının geçmişte ve günümüzde ortak yönleri olduğu, Türk boyundan geldikleri ve sosyal yapıları itibari ile arasındaki benzerliklerin sonucu olarak dokumacılık geleneklerinde de ortak yönler mevcuttur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi söz konusu halklar arasındaki kültürel ve sosyal benzerlikler cicim motiflerinde de ortaya çıkmaktadır . Şöyle ki bu motiflerde karakter benzerliklerinin yanı sıra, birbirleri ile aynı olan motiflere ve cicim türlerine rastlanmaktadır. Bununla beraber motiflerde kullanılan renkler bölgesel özellikler taşımaktadır. Bunun yanı kullanılan malzeme, tarama, eğirme, bükme yöntemleri , aletler ve kullanılan adlar bile her iki ülkede aynıdır. El dokumalarında önemli bir grup oluşturan cicim dokumacılığı çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türk toplulukları arasındaki ortak kültür bağlılıkları ve estetik anlayışın bir yanması olarak mevcudiyetini sürdürmektedir. Ama günümüzde yaşam şartlarının değişimi, diğer taraftan zorunlu yerleşim göçebe hayatının sona ermesini neden olmaktadır. Bu da cicim dokumacılık geleneğinin olumsuz yönde etkilemektedir.

Sanat-Kalem İşi


  
Rahim ÇARHİ
Çeviren:Katayoun SARNESAR                                                            
 Giriş
 Bu makalede Azerbaycan’da Kaçar dönemine ait binalarda duvar üzerin tezhip ve minyatür üslubu ile yapılan kalem işlerinin ortaya çıkarılması ve karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Bu araştırma Azerbaycan’ın farklı şehirlerinde o döneme ait on malikâne örnek olarak seçilmiş ve Tebriz şehrindeki Behnam Malikânesi ile karşılaştırılmıştır. Seçilen evlerin adları Behnam, Hariri, Selmasi, Noberi, Gencey-i Zade, Tebriz’in Maralan mahallesi Çopur meydanında bir ev, Erdebil şeherinde bulunan Hikmet taları ve S. Haşım İbrahimi evleri, Hoy şehrinde Kebirinin evi ve Bahçacık’da Serdar Makunu evi olmaktadır. Azerbaycan’da ilk kez olarak alçı üzerine yenileme işlemi Tebriz’de bulunan Behnam malikânesinde yapılmıştır. Söz konusu yenileme makale araştırmacısı tarafından yapılmış ve bu çalışma diğer evler ile kıyaslanmıştır. İran’da farklı geleneksel teknikler kullanarak duvar iç kısmı üzerine kalem işleri yapılmaktadır Kaçar Döneminde kalem işlerinde Tezhibin yeri ve önemi: Kaçar döneminde(1799-1926) İran’da kalem işi olarak üç sanat üslubu kullanılmaktaydı. Bu sanat üslupları Tezhip, Gül-i Morğ, ve minyatürden ibarettir ve her birinin kendine özgü tarihi, yükseliş ve düşüş dönemleri olmuştur. Söz konusu dönemde Azerbaycan bölgesinde en fazla tezhip sanatı kullanılmış ve öneme sahip olmuştur. Bu diğer iki sanattan kullanılmadığı anlamına gelmemektedir.. Ancak genelde ana kompozisyonu tezhip sanatı oluşturmuş, minyatür ve Gül-i Morğ üslubu tamamlayıcı olarak kompozisyon kenarlarında kullanılmıştır. Kaçar döneminde tezhip sanatı yaygınlaşmış ve birçok malikâne sahipleri evlerinin iç kısmında yan duvarların, tavan ve geleneksel şöminelerin üzerini tezhip sanatı ile süslettirmişler. Böylece dönemin zengin ailelerinin bu sanata ciddi merakları olmuştur. Tezhip Sanatında Nakışların Yeri ve Önemi: Fars dilinde tezhibin kelime anlamı tezyin olarak kullanılmaktadır ve hat kitaplarındaki sayfaların kenarlarını altın veya gümüş suyu kullanarak nakışlar ile süslenmesine tezhip denilmektedir. Tezhip sanatında nakışlar genel form açısından Hatai ve İslimi(Rumi)olarak iki guruba ayrılmaktadır. İslimi veya Rumi nakışları: Tezhip sanatının ana nakışlarında birini oluşturmaktadır. Orta Asya Türklerinde yaşam tarzlarında dolayı hayvan çok öneme sahip olmuştur. Kültürel temelinde bazı havyanlar bereket, mertlik, kahramanlık ve cesaret sembolü olmuştur. Bu da tezhip sanatında ilham kaynağı olarak kullanılmıştır. Bu neden ile eslimi motiflerinde hayvanların figürleri ve organik hareketleri, örneğin sürüngenlerden yılan ve ejderha motif olarak kullanılmıştır. Bunu yanı sıra eslimi motiflerinde doğanın da ağaç veya diğer unsurlarında ilham alarak motifler oluşturulmaktadır. Eslimi motifler ilham kaynağı, kompozisyon ve yapılış şekline göre birkaç alt gurup ayrılmaktadır. Bunlardan, sade , içi dolu, diş dişi, işlemeli, sarılama (sarmaşik), orta bağ, tepelik..vb adını vermek mümkündür. Hatai Nakışları: Bu da tezhip sanatının ana nakışlarından biri sayılmaktadır. Bu sanat Ora Asya Türkleri aracılığı ile İran’a ulaşmış ve Safiviler döneminde en parlak devrini yaşayarak sarayların süs sanatı olarak kendini göstermiştir. Hatayı nakışlarında sadece bitki ve çiçek formları ilham kaynağı olmuştur. Bu nakışlarda bazı bitkilerin dikine kesiti, yapraklar (üzüm, incir ve kenger yaprakları) ve anatomik çizgileri kullanılmıştır. Ayrıca Hatai motiflerinde bazı çiçekler olduğu gibi doğadan alınıp stilize edilerek çizilmiştir. Azerbaycan’daki tezhip sanatı doğadan ilham almasına rağmen asırlarca İran kalem işlerinden etkilenerek İran’ı hüviyeti belirtilerini de almıştır. Asırlar sonra özellikle Kaçarlar döneminde tezhip sanatı Avrupa sanatında esinlemiştir. Görüldüğü gibi Kaçar döneminde yapılan kalem işlerinde Hatai motifleri eski kompozisyonlarını ve inceliğini kayıp ederek daha sade bir şekilde işlenilmiştir. Kalem İşlerinde Tezhip Yanı Sıra Minyatür ve Gül-i-morğ Üslubunun Yer Alması: Yukarıda yazıldığı gibi kalem işlerinde ana yapıyı tezhip üslubu oluştursa da onun yanı sıra minyatür ve gonca gül üslupları da kullanılmaktadır. Bu tarz işlerde sanat eseri bir bütün olarak gözükmekte ancak her üslup kendi bağımsızlığını da korumaktadır. Bu da sanat eserinde çoğunluluk(kesret) ile bütünlüğün(vahdet) bir ardada olmasını sağlamaktadır. Gül-i-morğ veya Gonca gül ile Birlikte Tezhibin İşlenmesi: Araştırma konusu olan malik hanelerde gül-i morğ veya gonca gülün yanı sıra tezhibin çalışmaları aşağıda verilen şekillerde kullanılmıştır. 1- Tezhip bordur olarak gonca gül eseleri etrafında görülmektedir. 2- Gonca gül veya gül-i morğ tabloları tezhip nakışlar ile çerçevelenmiştir. Genelde çerçevede kullanılan motifleri Avrupa sanatında esinlenmiş Rumi motifler oluşturmaktadır. 3- Bazı örneklerde tezhip ve gül-i morğ veya gonca gül bordur olarak kullanılmıştır. 4- Bazı örneklerde tezhip motifleri ve gol-i-morğ veya gonca gül bir kompozisyonda iç içe kullanılmıştır. Kaçar döneminde yapılan gül-i morğ veya gonca gül çalışmalarında gülün üzerinde fazla durulmuştur. Gül söz konusu çalışmalarının ortak noktası aynı zamanda asli ünsülerinden biri olmuştur. Minyatür ve Tezhibin Bir Arada İşlenmesi: Örnek olarak araştırılan evlerde minyatür eserleri Tenebi’lerde yapılmıştır. Kaçar döneminde Malikânenin en geniş odası ve misafirlerin ağırlandığı odaya Tenebi denilmekteydi. Tenebi’lerde iki sıra raflar yapılmaktaydı. Aşağı sıralarda raflar niş ve dikdörtgen şeklinde yapılırdı. Üst kısımlarda ise derinliği az olan ve mihrap şeklinde raflar yer alırdı. Minyatür eserlerinde bu rafların üzerine yapılmıştır. Ayrıca kaçar dönemine ait binaların tavanın dada minyatür işleri gözükmektedir. Bu eserler yapılış yeri ve şekli itibari ile aşağıdaki formlarda yapılmıştır. 1- Rafların üzerinde kitabe (başyazı) şeklinde yapılan tablolarda ressamlar genelde yatay kompozisyon kullanmış ve tezhibe çok az yer verilmiştir. Sadece tablo bordürlerinde değişik renklerde paralel çizgiler çizilmiştir. 2- Mihrap şeklindeki raflarda tablo hacminin büyüklüğünden dolayı kompozisyonlar dikey olarak ele alınmıştır. Bu tablolarda tezhip rafın üst kısmındaki üçgenler içerisinde yapılmıştır. 3- Kaçar döneminde taban ile en alt raf arsındaki kısma Ezare denilmekteydi. Ezarelerde tezhip zemini üzerine minyatürler bir çerçeve içerisinde yapılmıştır. Bu çerçeveler daire, elips ve dikdörtgen formunda olmaktadır. Genel kompozisyona bakıldığında bu çerçevelerin etrafını tezhip nakışları sarmaktadır. 4- Tavanlarda büyük ebatlarda yapılan minyatürler tezhip ile yapılan bordürler ile çerçevelenmiştir. Ayrıca bazı örneklerde tezhip kompozisyonunda dolambaç üzerine insan ve hayvan figürleri yapılmıştır. Bu araştırmada bazı çalışmalarda tezhip zemini üzerine manzara tipi resimler bulunmaktadır. Söz konusu genelde şematik olarak gözükmekte ve ayrıntıya girilmemiştir. Resimlerin konularında ise Batı kültürünün etkileri göze çarpmaktadır. Kaçar Döneminde Kalem İşlerinde Kullanılan Renkler: Araştırma konusu olan evlerde tezhip üslubunda kullanılan renkler genelde altın yaldız renkleri, lacivert renginin farklı tonları, soğan rengi ve sarımsı yeşil olmaktadır. Bu renkler kullanışı tezhibin nakışları ve zemininde farklılık göstermektedir. Genellikle nakışlarda altın yaldız renkleri, zeminde ise lacivert kullanılmıştır. Böylelikle bu renkler iki ana renkleri oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra bazı nakışlarda beyaz rengi de kullanılmıştır. Ayrıca bazı evlerde beyaz alçı üzerine, özellikle mukarnaslar da tezhip nakışları soğan rengi ve sarımsı yeşil renkleri ile çizilmiştir.